İNEKLERDE POSTPARTUM UTERUS ENFEKSİYONLARI İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ VE NEDENLERİ

Geri Dön
İNEKLERDE POSTPARTUM UTERUS ENFEKSİYONLARI İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ VE NEDENLERİ


Prof.Dr. Ayhan BAŞTAN

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi

Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı

Öğretim Üyesi

abastan@ankara.edu.tr

 

Postpartum dönemde uterus enfeksiyonları genellikle immun sistemi baskılanmış ineklerde şekillenir. Bu dönemde immun sistemin baskılanmasına neden olan en önemli faktör: stres ve negatif enerji dengesidir.

Uterus enfeksiyonlarına neden bakterilerin önemli kısmı doğumdan kısa bir süre sonra uterusa girer. Uterusta çok sayıda bakteri yükü olmasına rağmen, immun sistemi güçlü ineklerde metritis şekillenmez. İneklerde immüniteyi zayıflatan ve mikroorganizmaların uterusta çoğalmaları ve enfeksiyon oluşumasını kolaylaştıran birtakım risk faktörleri vardır. Risk faktörlerinin varlığında uterus enfeksiyonları kolaylıkla şekillenmektedir.

Postpartum dönemde uterusta aerobik, anerobik ve fakültatif aerobik bakteriler çoğalabilmektedir. Bu bakterilerin çoğalması birtakım risk faktörlerinin varlığıyla mümkündür. O nedenle postpartum dönemde uterus enfeksiyonlarının oluşumunun engellenmesi için risk faktörlerinin belirlenmesi ve koruyucu önlemlerin alınması gerekir. Uterus enfeksiyonları birtakım kompleks olaylar sonucu şekillenir. Bu olaylar metritislerin oluşumu, süresi ve ciddiyetini belirler.

Postpartum dönemde şekillenen metritisler için önemli risk faktörleri: yavru zarlarının atılamaması, doğum bölmelerinin kirliği, ikizlik, erken veya ölü doğum, güç doğum, beslenme ve kuru madde tüketiminde azalma ile prepartum dönemde NEFA (non-esterize yağ asitleri) düzeyinin yüksek olmasıdır. Bu faktörler uterus enfeksiyonlarının oluşumunu kolaylaştırmaktadır.

Yavru zarlarının atılamaması uterus enfeksiyonları bakımından en önemli risk faktörüdür. Normalde ineklerde yavru zarları doğumdan sonraki ilk birkaç saat içinde atılır. Fötal villiler maternal kriptlerden doğumdan 12-24 saat sonra ayrılmazsa, yavru zarlarının atılamaması olarak kabul edilir. Yavru zarlarının atılması fizyolojik bir süreçtir, doğumdan 24 saat sonrasında yavru zarları atılmamış ise patolojik kabul edilir ve retentio secundinarum (ret sec.) diye tanımlanır. Retentio secundinarum insidensi komplike olmayan bir doğumda %3-12 arasındadır (işletmelerde hedef %5’in altında olmasıdır). Komplike doğumlardan (ikizlik, operasyon sezeryan, fötotomi, ekstraksiyon force, abortus ve erken doğum gibi) sonra insidens %20-50 arasında değişmektedir.

Orta postpartum dönemde kotiledonlarda lokalize kemotaktik maddeler lökosit fonksiyonlarını aktive etmektedir. Lökositlerin mikrovillilerin ayrılmasında rolü bulunmaktadır. Yavru zarlarının atılmadığı hayvanlarda doğumdan önce ve sonra kan lökosit aktivitesi düşüktür.

Yavru zarlarının atılamaması uterus enfeksiyonları için önemli risk faktörüdür.  İneklerde doğumu izleyen 6 saat içinde yavru zarları atılır.

Yavru zarlarının atılamaması uterus involüsyonunu geciktirerek ve uterusta bakteri çoğalmasını (besi yeri gibi) hızlandırarak, klinik ve subklinik endometritislerin oluşmasını kolaylaştırır. Bunun yanı sıra yavru zarları atılamayan ineklerde uterusa çevreden bulaşan dışkı kaynaklı bakteri sayısı artar (özellikle ayağa kalkamayanlarda). Bu durum uterus enfeksiyon riskini arttıran bir durumdur. Yavru zarları atılamayan ineklerde atılanlara oranla metritis riski 6 kat daha fazladır.

Güç doğum, metritis için önemli risk faktörlerinden birisidir. Güç doğum 3 şekilde uterus enfeksiyonunun oluşuma neden olur: 1. Doğuma yardım sırasında uterus bakteri yükü artar. 2. Sezeryan gibi girişimlerde maternal dokuda devitalizasyon şekillenir. 3. Güç doğumlarda yavru zarlarının atılamama şansı fazladır. Yavru zarları atılmayan ineklerde metritislere daha sık rastlanır.

Yapılan bir araştırma sonucunda ölü doğum yapan ineklerde postpartum metritis riskinin canlı buzağı doğuranlara oranla 1.5-3 kat yüksek olduğu açıklanmıştır. Ölü doğum ile metritis riski ilişkisi net olarak açıklanamamakla birlikte, ölü doğum yapan ineklerde ret. sec. riski yüksektir ve ret. sec. metritis için önemli bir risk faktörüdür.

İneklerde ikizlik te metritis için risk faktörüdür. İkizlikte güç doğum, ölü doğum ve ret sec. riski yüksektir. Bu nedenlerle ikizlikte metritis riski yüksektir. Bir araştırmada ikiz doğum yapan ineklerde retentio secundinarum ile metritis riskinin sırasıyla 12 ve 2.3 kat fazla olduğu tesbit edilmiştir. Güç doğumlarda da ret. sec. riski yüksek olduğundan metritis olasılığı artmaktadır.

Hayvanın yaşı ve yaptığı doğum sayısı ile metritis arasında ilişki olduğu belirtilmiştir. Yaşlı ve yüksek süt verimli ineklerde postpartum ilk ovulasyon ile uterus ve cerviks involüsyon gecikmesi olabilmektedir. Postpartum metritis şansı 2-4 yaşlı ineklerde düşük, 7 yaş ve üzeri olanlarda yüksektir.

 

Çevre yönetimi ile uterus sağlığı arasında bir ilişki vardır. Özellikle kalabalık sürülerde çevre yönetimi zordur. Doğum bölmelerinde ineklerin kalabalık tutulması, bu bölmelerin bakteri yükünü önemli oranda arttırmaktadır. O nedenle doğum bölmelerinde kapasitenin %10’undan fazla inek bulundurulmamalıdır. Doğumhaneler için genel kural her inek için 13-15 m2 bir alan olmasıdır. Kalabalık sürülerde doğum bölmelerinin kirli olması postpartum metritisler ile klinik mastitisler için risk faktörüdür. Kirli doğum bölmelerinde tutulan ineklerde doğum sonrası uterusun bakteri yükü artmaktadır. Uterusa bakteriler doğuma yardım sırasında el ile veya ret. sec. sırasında ortamdaki bakteriler yavru zarlarını basamak olarak kullanarak uterusa ulaşmaktadır. Bakteri yükü arttığında uterusun bakterileri uzaklaştırması zorlaşmaktadır. Uterustaki bakterilerin uzaklaştırılmasında uterus savunma sistemi ve kontraksiyonları son derece önemlidir. Uterustaki bakteriler nötrofiller tarafından yok edilir, bu nedenle nötrofillerin fonksiyonları çok önemlidir. Anti-oksidanlar ve enerji balansı nötrofil fonksiyonları ve immun sistem açısından önemlidir. O nedenle kuru dönem bakım-besleme ve yönetimi uterus hastalıkları ile ilişkilidir.

Hipokalsemi ile metritis riski arasında ilişki vardır. Hipokalsemi kan toplam miktarının 8 mg/dl’nin altına düşmesi sonrası ortaya çıkan bir metabolizma problemidir. Hipokalsemiye bağlı uterus kontraksiyonlarında azalma: güç doğum, ret. sec ve prolapsus uteriye neden olmaktadır. Yapılan bir araştırmada hipokalsemili ineklerde normokalsemik ineklere oranla güç doğum oranı 4.2, ret. sec. oranı 2, metritis oranı ise 3-4 kat daha fazla bulunmuştur. Bilindiği gibi Ret. sec. ve güç doğum uterus enfeksiyonları için risk faktörüdür. Hipokalsemili ineklerde güç doğum ve Ret. Sec. yanı sıra prolapsus uteri şansı da artmaktadır.

Hipokalsemi predispoze faktörler yoluyla metritislere neden olduğu gibi direkt yolla da uterus enfeksiyonlarına yol açabilmektedir. Direkt etki hipokalsemi sonucu uterus kontraksiyonlarının azalması ve sonucunda uterus içindeki bakterilerin çoğalması sonucudur. Uterus içinde bakteri sayısı ne kadar fazla ise uterus savunma sisteminin enfeksiyonu önleme etkisi zayıflamakta ve sonucunda değişik form metritis şekillenmektedir.

İneklerin doğum öncesi dönemde kuru madde tüketiminin azalması adipoz dokulardan lipidlerin mobilizasyonunu hızlandırarak, dolaşımda nonesterize yağ asitlerinin düzeyinin arttırır. Kuru madde tüketiminde azalmaya bağlı NEFA düzeyinin artması, periparturient dönemde immun sistemin zayıflamasına ve immun sistemle ilişkili hastalıklar olarak bilinen Ret. sec, metritis, mastitis ve topallık gibi hastalıkların oluşma riskinde artışa yol açar.

 

Metritislere Neden Olan Bakteriler

 

Postpartum dönemde uterus enfeksiyonlara duyarlıdır. Çünkü, bu dönemde inekte immunsupresyon vardır. Özellikle de güç doğum, ikizlik, Ret. Sec. ve hipokalsemi gibi periparturient problemleri olan hayvanlarda metritis riski oldukça yüksektir. Bu tür durumlarda uterus kontraksiyonları ile savunma sistemi zayıfladığından, uterusa giren bakteriler kolayca çoğalarak enfeksiyon oluşturabilmektedir. Uterus kontraksiyonları zayıfladığında, uterus içindeki bakteriler uzaklaştırılamaz. Bakteriler postpartum uterus akıntısını (lochia) besin maddesi gibi kullanır ve çoğalır.

Doğum sonrası lochia olarak adlandırılan uterus sıvısı kan, mukus, doku ve yavru sularından oluşmaktadır. Bu sıvı kokusuz, açık sarı-kahverengi veya kırmızı renktedir. Bu sıvıların önemli kısmı, postpartum 3 gün içinde uterus kontraksiyonları yardımıyla uzaklaştırılır ve postpartum 18. günde  lochia akıntısı tamamen kesilir. Uterus enfeksiyonu oluştuğunda akıntı kokulu ve akışkanlığı azalmıştır.

Postpartum dönemde uterus kültürlerinde çeşitli mikroorganizmalar izole edilmektedir. Bir çalışmada postpartum 3-15. günlerde yapılan kültürlerin %93’ünden, 16-30. günlerdeki kültürlerin %50’sinden, 45-60. günlerdeki uterus kültürlerinin %9’undan bakteri izolasyonu yapılmıştır. Bu çalışmada postpartum 1-7. günlerdeki uterus kültürlerinin %92’sinden miks bakteri kültürü tesbit edilmiştir. Bu bilgilerden anlaşılacağı üzere erken postpartum dönemde ineklerin çoğu enfektedir. Postpartum dönemde uterustan aerobik, anaerobik ve fakültatif anaerobik bakteriler izole edilmektedir. Erken postpartum dönemde izole edilen bakteriler genelde çevresel kontaminantlardır ve bunlar uterustan savunma sistemi ve uterus kontraksiyonları yardımıyla uzaklaştırılır. Fertilite üzerine bu bakterilerin etkisi tartışmalıdır, bazı araştırıcılar uterustaki bakterilerin fertiliteyi olumsuz etkilediğini, bazıları ise fertilite üzerine etkisinin bulunmadığını bildirmektedir. Bu bakterilerin fertilite üzerine etkisi bakterinin tipi ve enfeksiyon süresine bağlı olabilir.

Postpartum dönemde uterustan izole edilen bakteri grupları: koliform, rastlantısal ve aerobiklerdir. Bu gruptaki bazı bakteriler metritis ve infertiliteyle yakından ilgilidir. Bu mikroorganizmalardan koliformlar erken postpartum dönemde ciddi ve öldürücü toksik puerperal metritise neden olmaktadır. Bu grup mikroorganizmaların ürettikleri toksinler sistemik dolaşıma geçerek septisemi/toksemiye neden olmaktadır.

T. pyogenes endometritislerde sıkça edilmektedir. Bu bakteri endometriyumda lezyonlara ve hafiften ciddi dereceye kadar varan endometritislere neden olmaktadır. Şayet, enfeksiyon 1 hafta veya daha uzun sürer ise ciddi dereceli endometritis gelişmektedir. Uterustaki enfeksiyonun iyileşmesi 4 haftadan daha uzun sürmektedir. T. pyogenes’in neden olduğu kronik uterus enfeksiyonları prulent uterus akıntısı, pyometra, infertilite ve steriliteye neden olabilmektedir.

T. pyogenes kolesterole bağlı bir sitotoksin olan pyolizin isimli bir toksin üretmekte, bu toksin F. necrophorum’un çoğalmasını kolaylaştırmaktadır .

Postpartum dönemde uterustan Fusobacterium necrophorum (F. necrophorum) ve Bacteriodes türleri gibi gram negatif aerobik bakteriler de izole edilmektedir. Gram negatif anaerobik bakteriler ile T. pyogenes sinerjik etki yaparak metritislerin derecesini arttırırlar. Sinerjik etkileri bu bakterilerce üretilen lökotoksin, fagositik inhibitörler ve çoğalma hızlandırı faktörlere bağlıdır.

Koliform grubu bakteriler sindirim sistemi florasında bulunan mikroroganizmalardır. Genelde genital organlar için patojenik değildirler. Postpartum metritislerdeki rolleri çok net bilinmemekle birlikte, sıkça izole edilmektedir. Erken postpartum dönemdeki ineklerin %36’sından koliformlar izole edilmektedir. Koliformlar en sık genel durum bozukluğu, kötü kokulu akıntı, süt veriminde azalma, beden ısısında artış gibi ciddi sistemik belirtiler ile karakterize puerperal metritis gelişen uterustan izole edilmektedir.

İneklerde koliform grubu bakterilere bağlı metritisler sıklıkla postpartum ilk hafta içinde şekillenir. F. necrophorum lökotoksin olarak bilinen bir toksin üretmekte olup, ineklerde hafif dereceli endometritis ve abortusa neden olmaktadır

Postpartum dönem ortasında ise inek uterusundan genellikle Clostridium türü aerobik bakteriler kültüre edilmektedir. Clostridium türü bakteriler toksik ve gangrenöz metritise neden olmaktadır. Bu grup mikroorganizmalar uterusa invaze olduğunda vasküler trombozise bağlı gangren ve sonucunda ölüm şekillenmektedir. α- hemolitik streptokoklar, nonhemolitik stafilokoklar, Manheimia hemolytica (M.  hemolytica), Bacillus türleri ve Corynebacterium diphtheriae inek uterusundan izole edilen rastlantısal bakterilerdir. Bu mikroorganizmalar da endometriyumda hasara neden olarak fertiliteyi etkilemektedir. Bir herpes virus üyesi olan Bovine Herpes Virus-4 (BHV-4) ineklerde endometritis, vulvovaginitis ve abortusa neden olmaktadır. Campylobacter fetus (C. fetus) ineklerde abortusun yanı sıra hafif dereceli endometritise de neden olmaktadır. C. fetus’un neden olduğu endometritis diffuz, mukoprulent ve uterus lümeninde sıvı birikimiyle karakterizedir. Bu patojen hafif şiddetli endometritise neden olduğundan, uterustaki değişiklikleri rektal palpasyon ile saptamak mümkün değildir.

 

Haber ve dergilerin içeriklerini görebilmek için