4. ULUSAL 1. ULUSLARARASI KOYUN KEÇİ SAĞLIĞI VE YÖNETİMİ KONGRESİ K.K.T.C’DE GERÇEKLEŞTİ

Geri Dön
4. ULUSAL 1. ULUSLARARASI KOYUN KEÇİ SAĞLIĞI VE YÖNETİMİ KONGRESİ K.K.T.C’DE GERÇEKLEŞTİ

Ülkemizde koyun ve keçi yetiştiriciliğinin mera ve çoban sorununun yanısıra; şap, PPR, mavi dil, çiçek gibi salgın enfeksiyon hastalıklar her zaman gündemde olan problemlerdir. Bu salgın enfeksiyonlarla birlikte kuzu-oğlak ölümleri ile kronik enfeksiyonlar, hastalıklar ve paraziter problemler her zaman sorun olmaya devam etmektedir. Bu hayvan türlerinin en ekonomik biçimde yetiştirilmesi, sağlıklarının korunması ve kayıpların önlenmesi veteriner hekimlik açısından son derece önemlidir. Bu konudaki gelişmeleri ve yenilikleri ortaya koymak için Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği 2 yılda bir Koyun Keçi Sağlığı ve Yönetimi Kongreleri’ni düzenlemektedir. İlk olarak 2013 yılında Antalya’da başlatılan Koyun Keçi Sağlığı ve Yönetimi Kongresi, 2015’te Marmaris, 2017’de Bursa’da düzenlenmiş ve bu yıl dördüncüsü Kıbrıs’ta uluslararası olarak organize edilmiştir.
4. Ulusal 1. Uluslararası Koyun Keçi Sağlığı ve Yönetimi Kongresinde; ırk seçimi, üreme yönetimi, perinatal sağlığı, mastitis, metabolizma hastalıkları, kronik hastalıklar, endo ve ektoparaziter hastalıklar, ayak hastalıkları ve refah konularında olmak üzere toplam 10 çağrılı tebliğ sunuldu. Ayrıca 2 adet  özel sektör sunusu ve 10 adet serbest sözlü bildiri ve 2 adet poster bildiri sunuldu. Kongrede alanlarında uzman olan yurtiçi konuşmacıların  dışında Avusturya, İrlanda, Polonya, İspanya ve Kuzey Kıbrıs’dan birer çağrılı tebliğ ve yine İspanya ve Çek Cumhuriyetinden birer serbest sözlü tebliğ sunuldu.
Kongreye Dünya Buiatri Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Walter Baumgartner, Prof. Dr. John Mee ve Prof. Dr. Przemyslaw Sobiech çağrılı sunumları ile katıldılar.
Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Yıldız ve Yakın Doğu Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kürşad Turgut da kongreye katılarak açılış konuşmalarını yaptılar.
5. Ulusal ve 2. Uluslararası Koyun Keçi Sağlığı ve Yönetimi Kongresi’nin 2021 yılında düzenleneceği açıklandı.
Prof. Dr. Hasan Batmaz ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide Batmaz, Türkiye hayvancılığ hakkında şu bilgileri verdi: Türkiye’de hayvancılık maalesef ithalat yönüne doğru gidiyor. Üretimin sürdürülebilir olmasından, kârlı olmasından uzaklaşılıyor. Süt sığırcılığında özellikte entansif yetiştiricilik tabi yoğun bir halde ama özellikle besi sığırcılığının da yüksek maliyetli olarak işletmelere toplayıp üretim maliyeti pahalı olan yemle besleyip ya da yurtdışından ithal ettiğimiz yem maddesiyle beslediğimiz zaman maalesef hayvanın karkasını pahalıya mal ediyoruz. Bu bakımdan üretici yeteri kadar kazanamıyor. Tüketici açısından da pahalı gibi geliyor. Bu bakımdan ben Türkiye’de bilhassa besi olayında farklı modele gidilmesi görüşündeyim.
Türkiye’nin farklı coğrafi bölgelerinde mümkün olduğu kadar meralardan yararlanalım. Meradan yararlanmak demek maliyeti asgariye düşürmek demek. Meranın zaman zaman sıkıntılı olduğu dönemlerde yem ilavesi yapabiliriz. Böylece maliyetimizi düşürürüz. Varsın hayvanımız 600 - 700 kg canlı ağırlığa gelmesin düşük kalsın ama masrafı az olsun. Böyle bir model yapmamız gerekiyor. Avrupa’da besi ırkı hayvanlar 2 ay içerde yem ile besleniyor kalan 10 ayda meradan yararlanıyor. Bu şartlarda nasıl rekabet edeceksiniz? İthal ettiğimiz yem maddesini artan döviz oranlarıyla alıp yedirdiğimizde zaten yüksek maliyet oluyor. Bunun için çiftçinin girdi maliyetlerinin azaltılması lazım. Ucuz maliyet olması gerekir. Desteğin buralarda yapılıp üreticinin sürekli olması lazım ama biz bunu içerideki tüketicinin fiyatını dengelemek anlayışıyla ya da bu ön planda tutularak ithalatla yapmaya kalkarsak bu içerde sürdürülebilir üretimi çok olumsuz etkiler. İleriye yönelik daha kötü oluyor ve bu ette başlarken bakın şu anda sütte ithalat durumu da gündemde. Böylece daha büyük krizlere neden olabiliyor.
Koyun keçi konusuna gelince, koyun keçi Türkiye için vazgeçilmezdir. Türkiye Akdeniz iklim şartları nedeniyle koyun ve keçiye mera hayvanı olduğu için mutlaka önem vermelidir. Sığırda bilhassa sütçü hayvanlarda mutlaka yem takviyesi yapılmalıdır. Ama koyun ve keçide çok az yem ilavesiyle hayvan bir yılda yavru veriyor, kendi yaşamını sürdürüyor. Merayı en ekonomik şekilde değerlendiren bir hayvan. Maalesef bunların üretiminde düşme oldu. Mesela 1980’lerin başlarında 45 milyon koyunumuz varken nüfusumuz 50 milyondu. Bugün 82 milyonuz ve koyun varlığımız 33-35 milyonda. Bu da iyileştirilmiş hali. Hatırlarsanız 2009-2010’da 21 milyona kadar düşmüştü. Bu sayının kesinlikle artması gerekiyor.
Topluma ayrıntılı bilgi vermek maksadıyla bazı yanlış bir algıların olduğunu belirtmek istiyorum. Koyun eti ve bu hayvan türlerinin etlerinin tüketiminde oransal olarak bir azalma meydana geldi. Eskiden bu oran %25’ini oluştururken son yıllarda koyun ve keçinin, kırmızı etteki payı %11. Halbuki bu yanlış bir algıyla gidiyor. Mesela insanlar güneydoğu mutfaklarında et ürünlerini yiyor ama sorduğunuz zaman ben keçi-koyun eti yemiyorum diyor. Aslında bu eti evine de alabilir. Hatta küçük çocukların da buna alıştırılması gerekiyor. Belki de ellerine kuzu pirzolalarının verilip dişlerinin gelişme döneminde bununla desteklenmesi gerekiyor. Bunu alışkanlık haline getirmek gerekir. Mesela kurban bayramlarında, daha önceden koyun ve keçi kesimleri çok fazlaydı. Son yıllarda ise insanların birleşip sığır eti kestirdiği dönem başladı. Aslında koyun etine keçi etine nispeten bir haksızlık söz konusu. Koyun ekolojik bir hayvan ve çoğu zaman bir kuzu kasaba gidene kadar kalıntısız gidiyor. Bu çok büyük bir avantaj. Aynı şekilde süt ürünleri de böyle. Ayrıca artan küresel ısınma riskine karşı bu kadar suyun kısıtlanacağı, yem bitkilerinin sulanamayacağı ortamlarda bu hayvanlar vazgeçilmez varlıklarımızdır. Görüyoruz ki bir yerden tarım desteklenirken bir taraftan da zararlar meydana geliyor. Konya ovasında büyük obrukların oluşması gibi. Doğanın dengesini insanoğlu olarak biz bozuyoruz. Bu sadece bize özgü değil. Neredeyse bütün Akdeniz ülkelerindeki Avrupa’da koyunculuğun en iyi olduğu İngiltere’nin dışında durum bizde olduğu gibi paralel seyrediyor. Bizde gerçekten koyun ve keçinin değeri, önemi korunmalı ve geliştirilmelidir.

Dergiyi Görmek İçin Tıkla
Haber ve dergilerin içeriklerini görebilmek için