İNEKLERDE POSTPARTUM DÖNEMDE ŞEKİLLENEN FİZYOLOJİK OLAYLAR, POSTPARTUM SÜRECİ ETKİLER Prof. Dr. Ayhan BAŞTAN

Geri Dön
İNEKLERDE POSTPARTUM DÖNEMDE ŞEKİLLENEN  FİZYOLOJİK OLAYLAR, POSTPARTUM SÜRECİ ETKİLER Prof. Dr. Ayhan BAŞTAN

Modern hayvancılıkta yüksek süt verimli ineklerden 13-14 ayda bir buzağı almak önemli hedeflerden birisidir. Bu süreyi mevsim, hayvanın süt verimi, işletme yönetimi ve bir takım hastalıklar etkilemektedir. Son 50 yılda ineklerde süt verimi yönünden yapılan genetik seleksiyon sonucu inek başına alınan günlük süt verim miktarı artar iken dölveriminde düşüşler olmuştur. Yüksek süt verimli ineklerde dölverimindeki düşmenin başlıca nedeni hayvanların negatif enerji dengesine girmesidir. O nedenle kuru ve postpartum dönemde ineklerde negatif enerji dengesi oluşumu ve bunun dölverimi üzerine etkisi minimize edilmelidir. Negatif enerji dengesi uterus involüsyonu ve ovaryum aktivitesinin başlama zamnını olumsuz etkileyen önemli problemlerin başında gelmektedir. Bu zorluğun üstesinden gelmenin en etkili yolu, kuru ve postpartum dönemde uygun besleme stratejilerinin geliştirilmesidir. Postpartum dönemde sütçü ineklerde dölverimi üzerine olumsuz etkisi olan bir diğer sorun ise uterus hastalıklarıdır. O nedenle ineklerde postpartum dönem yönetim planları içinde uterus hastalıklarından korunma da dikkate alınır.

Doğumdan sonra genital organların gebelik öncesi normal ölçü ve konumlarına dönmesine involüsyon, involüsyon tamamlanana kadar geçen süreye postpartum dönem denilmektedir. Bu dönemde genital organlar hem yapısal hem de işlevsel olarak gebelik öncesi konumuna dönerler.

Postpartum (Pp) period doğumdan uterus involusyonu tamamlanana kadar geçen süredir ve başlıca 3 döneme ayrılmaktadır.

1- Erken Postpartum Dönem: (8-14 gün sürer) Doğumdan sonra hipofiz hipotalamustan salınan GnRH’a yanıt vermez. Bir süre sonra hipofiz GnRH’ya duyarlı olur.

2- Orta Dönem: Bu dönemde, hipofiz GnRH’ya duyarlıdır ve bu dönem pp. ilk   ovulasyona kadar geçen süreçtir. Süresi değişmekle bu dönem beraber Pp. 12-25. günler arasıdır.

3- Postovulatorik Dönem: Bu dönem ilk ovulasyondan Pp. 40-50. günlere kadar olan süreçtir, aynı zamanda uterus involusyonunun tamamlandığı evredir.

Doğum sonrası genital organlar bir sonraki gebeliğe hazırlanır iken başlıca şu değişiklikleri geçirmektedir.

1- Uterus involüsyonunun tamamlanması

2- Endometriyumun yenilenmesi

3- Ovaryum fonksiyonlarının yeniden başlaması

4- Uterustaki bakteriye kontaminasyonun uzaklaştırılması

A. Uterus İnvolüsyonunun Tamamlanması

Başarılı bir dölverimi için fizyolojik sürelerde uterus gebelik öncesi konumuna dönmeli ve ovaryumda siklik aktivite yeniden başlamalı, doğum sonrası 12 saat içinde yavru zarları atılmalıdır.

Uterus involüsyonunun tamamlanması,  myometriyal kontraksiyonlar, bakteriyel kontaminasyonların uzaklaştırılması ve endometriyumun rejenerasyonu gibi fizyolojik olayların normal şekilde devam etmesine bağlıdır. Belirtilen olaylardaki anormallikler involüsyon sürecini olumsuz etkilemektedir. Her doğum sonrası uterus hacminde sınırlı bir artış söz konusudur. İneklerde uterus involüsyonu postpartum 26-52. günlerde tamamlanmaktadır. Düvelerde bu süre ineklere oranla daha kısadır. 

Doğum sonrası uterusta köken alan akıntıya lochia denilmektedir. Doğumdan hemen sonra uterusta 1-2 litre kadar lochial sıvı bulunmaktadır. Bu sıvının önemli kısmı postpartum 2-3 gün atılır, kalanı ise yavaş yavaş uterustan atılarak, postpartum 14-18. günde kesilir.

Lochia doğumdan sonra vizköz yapıda, rengi kırmızı-kahverengidir, ilerleyen günlerde rengi değişerek sarımsı-beyaza dönüşür. Sağlıklı ineklerde Pp. 25-30. günlerde uterus kornularının çapı 3-4 cm, Pp. 40. günde ise serviks çapı 5 cm’den azdır. Uterus ve serviks involüsyonu genellikle Pp. 40-50. günlerde tamamlanır.

Lochia’nın uterustan uzaklaştırılması ve uterus hacmindeki küçülme, uterus kontraksiyonları ile olmaktadır. Doğum sonrası uterus tonus artışında PGF2α’nın önemli rolü vardır. Postpartum dönemde uterus involüsyonunun tamamlanma süresi,  PGF2α’nın salınma süresinden daha çok salınma düzeyiyle ilgilidir.  Kotiledonar plasentalı hayvanlarda (ör. İnek) prostaglandinler düşük düzeyde ve uzun süreli salgılanırken, diffuz plasentalı hayvanlarda (kısrak gibi) salgılanma süresi kısa, miktarı fazladır, bu nedenle kısraklarda ineklere oranla involüsyon süresi oldukça kısadır.

Doğumdan sonra uterusun invole olmasıyla uterus enfeksiyonları da spontan çözülür. Oysa uterus involüsyonundaki gecikme uterus enfeksiyonlarının oluşmasına neden olur. 

B. Ovaryum Fonksiyonlarının Yeniden Başlaması 

Gebelik sırasında gebelik CL’umundan salgılanan P4 nedeniyle ovaryum aktivitesi azdır. Doğumla birlikte gebelik CL’u lize olur ve progesteron düzeyi bazal seviyeye düşer. Progesteron adenohipofizi kontrol altında tutarak FSH ve LH salınımını baskılar ve böylece progesteronun gonadotropin salınımını olumsuz etkilemesinden ötürü inek kızgınlık göstermez. Doğumla birlikte CL lize olur, hipofiz üzerinde progesteronun olumsuz etkisi de ortadan kalkar. Doğum zamanı ovaryum üzerindeki folliküller küçüktür, genelde çapları 5 mm kadardır.  

İneklerde doğum sonrası bir dinlenme döneminden sonra ovaryum fonksiyonları yeniden başlamaktadır. Doğumla birlikte P4’un FSH ve LH salınımı üzerine negatif etkisi ortadan kalkmakla birlikte, Pp. erken dönemde adenohipofiz bir süre GnRH’a duyarsızdır. GnRH’a FSH ve LH salınımı şeklinde yanıt vermez. Bu nedenle Pp. ilk haftalarda inek östrüs göstermez. Ancak Pp. 12-25. günlerde adenohipofiz GnRH’a duyarlı olmaya başlar. GnRH’ın etkisiyle postpartum 13-26. günleri arasında Pp. ilk ovulasyon şekillenir. İneklerde Pp. ilk siklusta östrüs semptomları belirgin değildir (sakin kızgınlık). Genelde ikinci siklusta östrusun dış semptomları belirgindir. Doğum sonrası ovaryum fonksiyonlarını etkileyen bir takım faktörler bulunmaktadır. Bunlar;

Periparturient Anormallikler: Birçok periparturient problem, ovaryum fonksiyonlarının başlama zamamnını geciktirmektedir.

Süt Verim Düzeyi: Bu konu tartışmalıdır. Bazı literatürlerde süt veriminin olumsuz etkisinden bahsedilmekle beraber dengeli beslenme bu sorunu ortadan kaldırmaktadır.

Beslenme: Sütçü ineklerde dengesiz beslenme sonucu ortaya çıkan negatif enerji dengesi ovaryum fonksiyonlarının başlama zamanını olumsuz etkilemektedir. Negatif enerji dengesi folliküler gelişmede etkili olan insülin benzeri büyüme faktörünün salınımını engelleyerek ovaryum fonksiyonlarını geciktirmektedir.

Irk: Özellikle etçi ırklarda ovaryum fonksiyonlarının başlama zamanı daha geçtir.

Doğum Sayısı: Çok doğum yapanlarda sürenin biraz daha uzun olduğu bildirilmektedir. Buna neden olarak da süt verimi ve kilo kaybı düşünülmektedir.

Doğum Mevsimi: Fotoperiyod ineklerde ovaryum fonksiyonları başlama zamanını etkilemektedir. Özellikle kış aylarında doğum yapan veya sürekli karanlık ortamda barındırılan ineklerde fotoperiyodun etkisini görmek mümkündür. Uzun süre karanlıkta kalmak melatonin salınımını uyarmakta, melatonin ovaryum fonksiyonlarını baskılamaktadır.

Emzirme Süresi ve Sağım Sıklığı: Emzirme süresinin uzaması (ör. ikiz buzağı)  ve sık sağım ovaryum fonksiyonlarını baskılayıcı etki yapmaktadır. Buna sebep emzirmenin neden olduğu stres ve sonuçta LH salınım sıklığının engellenmesi gösterilmektedir.

C. Endometrium Rejenerasyonun Tamamlanması

Endometrial rejenerasyon, dejenerasyona uğramış epitel katın kendisini yenilemesidir. Allontochorion’un kaybını takiben karunkullarda nekroz başlar ve Pp. 12. günde karunkullar düzleşir ve 25. günde endometriyumun yüzeysel, 6-8. haftalarda ise derin katmanlarında rejenerasyon tamamlanır. Doku değişiklikleri sonrası doğumdan hemen sonra 9 kg olan uterus ağırlığı, 30. günde 1 kg’a düşer. Normal postpartum süreç geçiren ineklerde 2. haftada rektal palpasyon ile uterus sınırları rahatlıkla tesbit edilebilir. Bu günlerde gebe kornu diğerinden daha büyüktür ve iki kornu arasındaki fark 4. haftaya kadar belirgindir. 

D. Bakteriyel Kontaminasyonun Uzaklaştırılması

Doğum sonrası fizyolojik değişikliklerden en son tamamlananı uterustaki bakteri kontaminasyonunun uzaklaştırılmasıdır. Yavrunun dışarı çıkmasından sonra negatif abdominal basınçtan dolayı dış ortamdaki saprofit bakteriler uterusa hücum eder ve uterus % 90 veya daha yüksek oranda enfektedir ( Pp. ilk 1 hafta ). Bu dönemde uterus savunma sistemi aktif hale geçerek bakterileri öldürür ve sindirir. Bakterilerin uterustan uzaklaştırılmasında, lochianın uterus kontraksiyonları yardımıyla dışarı atılması etkilidir ve Pp. 5. haftada  uterustaki bakteriler önemli oranda uzaklaştırılmıştır. Eğer bakteriler uterustan uzaklaştırılmamış ise uterusta yangıya, endometriyumda histolojik değişikliklere, uterus involüsyonda gecikme ve embriyonun yaşamasını olumsuz etkilenir. Bunlara ek olarak yangı sonrası ortaya çıkan bakteriyel veya yangısel ürünler ovaryumda folliküler gelişmeyi bozar, ovulasyona engel olur. Bu nedenle ineklerde uterus sorunlarına ilişkin doğum-ilk tohumlama, doğum-yeniden gebe kalma aralığı uzar, bu nedenle birçok inek sürüden hedeflenen süreden erken uzaklaştırılır. Oysa reprodüksiyon yönetiminde amaç doğumdan sonra fizyolojik olarak kabul edilen sürelerde hayvanları gebe bırakmaktır. Aksi takdirde verimli ve karlı bir hayvancılıktan bahsetmek mümkün olmaz.

Uterustaki yangısal durum uterus lumenine bakteri kontaminasyonu ile başlar. Normalde postpartum dönemde uterus önemli oranda bakterilerle kontaminedir, fakat uterus enfekte değildir. Uterus enfeksiyon şu şekilde gerçekleşir. Önce bakteriler uterus mukozasına tutunur, daha sonra bakterilerin epitel hücrelere kolonizasyon veya penetrasyonu, gerçekleşir, bunu toksinlerin serbest kalması izler ve bu olay sonucunda uterus enfeksiyonu şekillenir. Uterus enfeksiyonunun şekillenmesi ineğin immun sistemi, uterustaki bakteri türü ve sayısına bağlıdır. Uterustaki bakteri yükü savunma sisteminin üstesinden gelemeyeceği kadar çok olur ise yaşamsal öneme sahip uterus hastalıkları şekillenebilir. Yangı veya belirgin bir enfeksiyon olmasa bile uterusta embriyonun yaşamasını engeller.

Uterus enfeksiyonlarının oluşumunda hormonların rolü bulunmaktadır. Progesteron uterus savunma sistemini baskılar iken, östrojen arttırır. Doğumdan sonra ilk korpus luteumdan salgılanan progesteron uterus savunma sistemini baskılayarak, uterus enfeksiyonlarının oluşmasına neden olabilir. Eğer ovulasyon erken Pp. dönemde olur ise ovulasyon sonrası şekillenen CL’dan salgılanan progesteron (P4), uterustan PGF2α  ve çeşitli immunmodülatör sitokinlerin salınımını kontrol ederek, uterus hastalıklarına neden olabilir. Östrus uterus enfeksiyonlarının spontan iyileşmesinde etkilidir. O nedenle metritisli ineklere belirli aralıklarla PGF2α enjeksiyonu önerilir. Amaç CL’u lize ederek ineklerin kısa aralıkla östrus evresine girmesi ve uterus savunma mekanizmalarının güçlendirilmesi yoluyla enfeksiyonu yenmesidir. Bu etkinin yanı sıra PGF2 immun fonksiyonları ve uterus kontraksiyonlarını arttırarak uterus enfeksiyonlarının iyileşmesine katkı sağlar. Bununla birlikte yapılan klinik çalışmalarda ovaryumda CL bulunmayan klinik endometritisli hayvanlarda PFG2α kullanımının olumlu etkisinin olmadığı belirtilmiştir. O nedenle klinik endometritisli ineklerde tedavi amacıyla antimikrobiyel maddelerin verilmesi önerilmektedir.

Genelde uterus miks bakteri kültürüyle enfektedir. Özellikle Pp. 2-3. haftalar uterustan yapılan kültürlerde sıklıkla Trueperalla pyogenes (T. pyogenes) izole edilmektedir. Daha sonra bu bakterinin uterustaki oranı azalmaktadır. Ayrıca Pp. ilk haftalarda uterustan sıklıkla anaerob bakterilerin izole edilmesi, bu dönemde uterusta anaerob ortam olduğunu göstermektedir. Uterusun T. pyogenes ile bir hafta süreli enfekte olması şiddetli endometritislere yol açmaktadır. Doğumdan 21 gün sonra uterustan A. pyogenes izole edilmesi, gebelik başına düşen tohumlama sayısını arttırmaktadır.

Uterustaki bakteriyel kontaminasyonun uzaklaştırılmasını uterus involusyonunda gecikme, yavru zarlarının atılmaması, uterusun doğum sırasındaki travmaları ve ovaryum fonksiyonlarının başlama zamanı etkilemektedir. 


Haber ve dergilerin içeriklerini görebilmek için