Geri Dön
Vergiler, yönetmelikler, işlemler, rekabet ve kârlılık tüm iş adamlarının zihinlerinde sürekli yer eder. Bunlar tüm dünyadaki endüstriler için evrensel kaygılardır. Ancak, hayvancılık endüstrimizin, korunması ve teşvik edilmesi (sadece katkı maddeleri için değil) ve böylece çiftlik hayvanlarımızı da tehlikeye atmadan, herkes için fayda sağlayabilen, sağlıklı yemler almaya devam etmesi gerekir. 2020 için tahminde bulunacak olsaydım aşağıdaki altı “önemli” konuya özel olarak dikkat ederdim, diğerleri ise büyük bir tepki dalgası veya bazı işletme modellerinin çöküşüne bile neden olabilirdi. Belki de bu tehlikeleri göz önünde bulundurarak, bazı girişimci beyinler, başkalarının felaket gördüğü yerlerde dahi fırsatlar bulabilir.
1) Mısır ve Soya Fasulyesi
Bu iki temel hammadenin, küresel tedarikinin nasıl olacağından hala emin değiliz. Bu, en azından gelecek yılın verimi hakkında bir fikir edinene kadar, mevcut miktarlar ve fiyatlandırma konusunda, geniş tahminlerle yansıtılıyor. Afrika domuz vebası virüsü nedeniyle, küresel domuz üretimindeki dörtte birlik bir kayıp, konunun karmaşıklığını kesin olarak göstermiş oldu. Şu anda, daha ucuzu olan soya ununa dönüşebileceği ve bu nedenle soya fasulyesinin ihtiyaçtan fazla olabileceği görülüyor. Bugünlerde sıkça sorulan bir soru, formüllerin daha fazla soya unu ve daha az yem dereceli amino asitler (besin maddesi değil, içerik) içerecek şekilde yeniden düzenlenmesinin gerekli olup olmadığıdır. Bu ifade, olumlu ve olumsuz görüşlerle birlikte gelir ki bunları beslenme uzmanlarının ve veteriner hekimlerin dikkatli bir şekilde tartışması gerekir.
2) Atık Beslemeden Rekabet
Birkaç on yıl önce, insanların gıda atığının hayvan yemi olarak geri dönüştürülebilmesi olumsuz olarak düşünülmüştü. Ancak bazı bölgeler, yemek atıklarıyla beslenmeyi, pahalı tahıl ithalatına karşı bir önlem olarak ve belki de atık depolama alanını ve harcama gereksinimlerini azaltmanın bir yolu olarak değerlendirmekteydi. Bu ikinci yön yani harcama gereksinimlerini azaltılması aşırı nüfuslu ve/veya çevre bilincine sahip alanlarda giderek daha önemli bir hale geliyor. Bu, insan atığının dengeli ve öngörülebilen yem içeriğine dönüştürülebileceğinden tamamen farklıdır. Büyük olasılıkla yerel bir işletme olarak kalması da muhtemeldir ve eğer herhangi bir sağlık kaygısı olmadan sulu atık ile beslemenin bir yolu bulunursa, belki kuru yem (karma) beslenme ile rekabet edebilir.
3) Yeni Yeşil Anlaşma
Mega çiftliklere hizmet veren büyük yem üreticileri, politikacıların gündemlerine ne önerdiklerini göz ardı etmekten daha kötü bir şey yapamaz. “Yeni Yeşil Anlaşma” ifadelerinin ne yeni ne de yeşil olduğuna pek ikna olamadım, ancak kaynakların yoğunluğuna, yüksek hacimli kapasite ve verimin bağlı olduğu mevcut iş modellerine elverişli olamayacağına dair bir hissim olduğuna da çok dikkat ediyorum. Aynı şey mega çiftlikler için de söylenebilir, ancak bunların yan ürünleri (gübre) halihazırda ciddi yasal baskı altında olduğundan daha da büyük sorunları var. Başka bir deyişle, yem üreticileri yakın gelecekte kendi “sürdürülebilir” iş modellerinin bir parçası olarak küçük ve orta ölçekli hayvan üreticilerine karşı konumlarını yeniden düşünmelidir.
4) Mega çiftliklerin tartışmalı geleceği
Mega çiftlikler listesinin basında çok fazla yer aldığını belirtmek ilginçtir. Aslında, her satış personelinin bu tür işletmelerde işe girmesi hayal olarak kalmaya devam ediyor. Bu kârlılık için çok fazla bir şey değil, çünkü bu tür büyük işletmeler her zaman sürekli daralan marjları sıkıyor ve nadiren bir tedarikçiye sadık kalıyorlar, ancak satış içgüdüsü ve bu etkileşimlerden kaynaklanan pazarlama tutkusunu yenmek zor. Bununla birlikte, birkaç politikacı mega çiftliklerin sınırlandırılması veya onun gibi adlandırılan bazı fabrika çiftliğinin yasaklanması hakkında konuşmaya başladı. Çok dar müşteri kaynağı olan gıda üreticileri ile yüksek hacimli müşterilerden oluşan şirketler, açık bir nedenden dolayı daha geniş bir müşteri çeşitliliği içerecek şekilde ilgilerini ayırırlarsa bence en iyisini yaparlar. Ek olarak, yem üreticileri gelecekteki mega çiftliklere sunabilecekleri (veya sunamadıkları) ürünleri tekrar düşünmekten de yararlanabilirler.
5) Afrika Domuz Vebası ve Şiddetli Karantina İhtimali
Afrika domuz vebası virüsünün yıkıcı yayılımının azaldığı görünmüyor. Böyle bir şey olursa, hastalık sadece ülkeler içinde değil, komşu olmayan bölgeler arasında da endişe verici bir hızla yayılmaya devam eder. Bazı veteriner hekimler şu anda olmamasına rağmen okyanusu ne zaman geçip de Amerika’da yayılacağını bile tartıştılar. Halihazırda tartışılmakta olan önemli konulardan biri de özellikle etkilenmiş bölgelerden kaynaklanan bazı duyarlı bileşenlerin karantinaya alınmasıdır. Bu, içerik ve katkı maddeleri için sermaye içindeki stok ve harcamaları artıracaktır, ancak büyük hacimlerden dolayı beslenmeleri tamamlamak için aynı şekilde uygulandığında felaket olabilir. Zaten, bazı kuruluşlar hassas malzemelerin stoklarını arttırmış ve bu tür ürünlerin hassas yapısı ve son teslim tarihlerini de hesaba katarak beslenmelerini tamamlamıştır. Diğerleri, ürün akışını alternatif yollardan devam etmesini sağlamak için ittifaklar kursa da hala yem üretimini çiftliğe daha fazla yakınlaştırmayı tercih ediyor.
6) Mikro bileşenlerin mevcudiyeti ve değişkenliği
Bu tedarikçiler hayvan besleme endüstrisindeki son aktörlerdir. Büyük bir patlama ile geldiler ve gürültülü bir şekilde yok oldular. Günümüzde daha fazla mikro bileşen satıcısı (katkı maddeleri dahil) görmemize rağmen, bu iş hacminin arttığı anlamına gelmiyor. Bu tür mikro bileşenlerin artık Doğu Asya’dan çok ucuz ve kolay bir şekilde elde edildiği anlamına geliyor. Bu alanda bir mental yorgunluk yaşıyoruz ve ayrıca yeni ve girişimci fikirlere ihtiyacımız var. Son Afrika domuz vebası sorunları, insanları bitki bazlı besin proteininin faydalarına ikna etmeye yönelik bir eğilim ile birleştiğinde, en azından kısa vadede, endüstrinin yüksek marj arayışına zorlayacaktır. Bu şirketlerin çoğunun bir insanlar için gıda bölümü şubesi var ve orada daha da yüksek marjlar olduğunu fark ettiler ve bu nedenle hayvan besleme bölümlerini ellerinden çıkardılar. Bu basit olarak bir marj meselesidir ve bu, hayvan besleme endüstrisindeki belli katkı maddeleri için, hazırda bulunan bir çözüm ile değiştirilmelidir.
Dergiyi Görmek İçin Tıkla