Essi Evans, Ph.D. Jefo R&D Manager-Ruminant
Andree-Anne Houde, MSc., Jefo -Ruminant Product Manager
B VİTAMİNLERİ RASYONA NEDEN EKLENMELİDİR?Süt ineklerinin rasyonlarında A, D ve E vitaminlerine ihtiyaç duydukları çok iyi bilinen bir gerçektir. İnekler metabolik aktivitelerini desteklemek için en az diğerleri kadar B vitaminlerine de gereksinim duyarlar. Ne var ki, B vitaminlerinin rumende sentezlendiği ve dışarıdan sağlanmalarına gerek olmadığına dair yaygın ve kuvvetli bir inanış mevcuttur. Süt inekleri B vitaminlerine, yaşama payı, büyüme, süt üretimi ve üreme için gereksinim duyarlar. Rumen bakterileri B vitaminlerini sentezleyebilseler dahi, metabolik aktivitenin ve süt veriminin yüksek olduğu zamanlarda gereksinimi karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Stres, düşük rumen pH’ ı ve herhangi bir indigesyon durumunda da rumen bakterileri tarafından üretilen B vitaminleri miktarı olumsuz yönde etkilenmekte ve yine gereksinimleri karşılayamama durumu ortaya çıkmaktadır. İhtiyaç düzeyinden daha eksik kalan B vitaminleri miktarı ineğin performansını sınırlandırabilmektedir. Klinik düzeyde B vitamini eksiklikleri nadiren görülmesine rağmen, süt ineklerinin B vitamini katkısına olumlu cevap verdiklerine dair büyük kanıtlar mevcuttur.
Jefo, süt ineklerinin metabolik ihtiyaçlarını belirleyebilmek ve ne kadar B vitamininin dışarıdan verilmesi gerektiğini öğrenebilmek için bir model oluşturmuştur. İneklerin B vitaminleri gereksinimleri daha önceleri, B vitaminlerinin sütteki ortalama miktarlarına göre tahmini bir şekilde hesaplanmaya çalışılırdı. Yaşama payı gereksinimleri ise metabolik vücut büyüklüğü üzerinden belirlenmiştir. (NRC, 2001).
Jefo modeli, rumen mikroorganizmalarının birçok vitamini üretebildiğini ve birçoğunun ise post ruminal olarak emilebilir olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle geçiş döneminde kolin, riboflavin ve folik asit ile birlikte laktasyon boyunca pantotenik asit, pridoksin, biyotin ve folik asit gibi birçok B vitamininin, ineğin performansında sınırlayıcı rol oynadığı da gösterilmiştir. Yapılan araştırmalar, B vitaminleri ile verimi, reprodüksiyon parametrelerini ve genel refah düzeyini arttırmak için ciddi fırsatlar elde edilebildiğini göstermektedir.
B VİTAMİNLERİBİYOTİN:Biyotin süt ineklerinde prensip olarak ayak/tırnak sağlığını korumak için kullanılmaktadır. Tırnak duvarı 0,2 inch/ay şeklinde oluşmaktadır. Tırnak duvarının tamamen değişmesi için 12-18 ay süre gereklidir. Taban oluşumu (sole tabakası) ise daha hızlı olmaktadır. Oluşum 2-4 ay sürmektedir. Çift taban ve ökçe erozyonu dışındaki birçok tırnak problemi, rasyona biyotin ilavesine olumlu cevap vermektedir (Bergsten et al., 2003). Buna ek olarak, rasyona biyotin ilavesi süt yağı ve protein miktarını istatistiksel olarak değiştirmeksizin süt verimini artırmıştır (Chen ve Liu, 2010) (Lean ve Rabiee, 2011).
FOLİK ASİT (B9):Qubec / Kanada’ daki araştırmacılar bu vitamini 10 yılı aşkın süredir çalışmaktadırlar. Gebelikteki ciddi artış için folik asite ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar, gebelik döneminde kan folik asit seviyesinin düştüğünü göstermiştir ve doğum sırasında da en düşük seviyeye ulaşmaktadır. 45 hafta devam eden haftalık folik asit enjeksiyonları, süt protein miktarını ve süt verimini 1,36 kg/gün kadar arttırma eğilimi göstermiştir (Girard et al., 1995). Bunlara ek olarak, Dr. Bonomi ve arkadaşlarının Parma Üniversitesi / İtalya’ da yaptıkları bir araştırmada, korunmuş formda folik asit takviyesinin reproduktif parametreleri olumlu yönde etkilediği bildirilmiştir. İlk suni tohumlama için gereken gün sayısı ve konsepsiyon başına servis miktarı azalmıştır (Bonomi et al., 2000).
NİYASİN:Niyasin 1970’ li yıllardan beri, klinik ve subklinik ketozis vakalarını azaltmak için kullanılmakta fakat tam olarak nasıl çalıştığına dair tartışmalar sürmektedir. En yaygın teori, niyasinin karaciğere yağların taşınmasından korumaya yardımcı olduğu ve karaciğerin daha çok glikoz üretmesini sağladığı şeklindedir. Rasyona niyasin ilavesi ile süt verimi arasındaki ilişkiye dair dikkate değer bir çeşitlilik bulunmaktadır. McGill Üniversitesi’ ndeki araştırmacılar, bu vitaminin mideden direkt olarak emildiğini ve düşük maliyetinden dolayı yaygın bir kullanım alanı olduğunu belirtmişlerdir. Laktasyonun her döneminde rasyona ilave edildiğinde faydalı etkilerinin olabileceği düşünülmektedir. Bazı araştırmalarda sonuçlar tutarlı olmasa da, rumen protozoalarının büyümesini ve rumen bakteriyal protein miktarını arttırdığı bildirilmiştir (Niehoff et al., 2009).
VİTAMİN B12:Bu vitamin folik asit ile sinerji içerisinde çalışmaktadır. Bilindiği üzere, B12 vitamini propiyonik asidin glikoza dönüşebilmesi için gereklidir. Bitkisel kaynaklar bu vitamini içermezler. Bu yüzden inekler için ana kaynak rumendeki ve bağırsaklardaki bakterilerdir. Bakterilerin de B12 üretebilmeleri için kobalta mineraline ihtiyaçları vardır. Bu vitamin ile 1970’ li yıllarda yapılan bir araştırmada, vitamin B12’ nin düşük süt yağı sendromuna çözüm olabileceğine dair sonuçlar alınmıştır (Elliot et al., 1979). Bu vitaminin enjeksiyonu süt yağını yükseltmemiştir. Fakat süt verimini yükseltmiştir. Quebec / Kanada’ daki araştırmacılar da vitamin B12 enjeksiyonunun süt verimini arttırdığını tespit etmişlerdir (Girard ve Matte, 2005).
PRİDOKSİN (B6):Bu vitamin, karbonhidrat metabolizması ile protein ve prostoglandinlerin sentezi için gereklidir. Pridoksin ile ilgili yapılmış araştırmalar, Dr. Bonomi ve arkadaşlarının Parma / İtalya’ da yaptıkları araştırma ile sınırlıdır. Bu araştırmada, korunmuş formda pridoksin katkısının süt verimini ve daha da önemlisi reproduktif parametreleri iyileştirdiği bulunmuştur (Bonomi et al., 1998).
KOLİN:Kolin diğer vitaminlerden farklı olarak hayvanın sağlığını koruyabilmesi için çok daha fazla miktarda ihtiyaç duyduğu bir etkendir. Kolin ana olarak hücre membranlarındaki fosfolipid yapıda bulunur. Lipoproteinlerin oluşmalarına ve trigliseridlerin karaciğerden plazmaya taşınmalarına yardımcı olur. Yapılmış birçok çalışma, özellikle geçiş dönemindeki ineklerde kolinin karaciğer yağlanmasında koruyucu etki gösterdiğini ortaya koymuştur (Cooke et al., 2007). Bazı saha denemeleri raporlarında, süt verimine yönelik olumlu yanıtlar alınsa da sonuçlar çeşitlilik göstermektedir (Sales et al., 2010).
RİBOFLAVİN (B2):Riboflavinin birincil görevi, flavin mononükleotid FMN ve FAD’ ın prekürsörü olmasıdır. Enerji metabolizmasında görev alan birçok enzimin kofaktörü olarak çalışmaktadır. Bu önemli enzim sistemleri karbonhidrat, yağ ve proteinlerin katabolizma aktivitelerini de kapsamaktadır. Riboflavin aynı zamanda, antioksidan etkisi olan glutathione yapısına girerek selenyum ve vitamin E’ nin daha iyi çalışmasını sağlamaktadır. Bu vitaminin üreme fonksiyonları üzerine etkileri ile ilgili domuzlarda ve insanlarda yapılmış birçok araştırma yapılmasına rağmen, süt sığırları için yeterli bilgi bulunmamaktadır (Frank et al., 1984) (Wacker et al., 2000). Bunlara ek olarak, domuzlarda yapılmış çalışmalarda, riboflavinin yeterli kuru madde alımının sağlanması için önemli bir vitamin olduğu tespit edilmiştir.
PANTOTENİK ASİT (B5):Pantotenik asit koenzim A’ nın bir parçasıdır. Koenzim A Krebs enerji çemberinde, esansiyel yağ asitlerinin ve kolesterol hormonlarının sentezinde kullanılmaktadır. Pantotenik asit protein sentezi ve üreme fonksiyonları için önemlidir. Ovaryum fonksiyonları ve uterus involusyonu için önemli olduğu bildirilmiştir (Nakao et al., 1999).
B vitaminleri neden korunmuş formda olmalıdır?
Bazı araştırmacılar, birçok yem hammaddesindeki B vitamini miktarlarını tespit etmiş ve hayvan tükettikten sonra ne kadarının rumeni geçip bağırsaklara ulaştığını hesaplamaya çalışmışlardır. Çalışmalar arasında bazı farklar olsa da riboflavin, folik asit ve kolinin rumende neredeyse tamamının parçalandığı görülmüştür. Bunun yanında, pantotenik asit, pridoksin, tiyamin ve B12 ve biyotinin ise yarısından daha fazlasının rumende yıkımlanmaktadır. Bundan dolayı birçok B vitamini enjeksiyon yoluyla ya da rumen korunmuş formda olmalıdır. Mikroenkapsulasyon teknolojisi ile kaplanmış B vitaminleri rumende yıkımlanmadan ince bağırsaklara ulaşırlar ve etkilerini gösterebilirler.
Süt sığırı beslemede yeni trendleri oluşturacak unsurlardan birinin de vitaminler olacağı öngörülmektedir. Bazı mikroenkapsüle edilmiş B vitaminlerinin de, özellikle geçiş ve laktasyon dönemindeki hayvanların rasyonlarına eklenmesinin performans ve refah düzeyini arttırmada etkili olduğunu söylemek mümkündür.