Prof.Dr.Ayhan
BAŞTAN
Ankara
Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Doğum
ve Jinekoloji Anabi,lim Dalı
Başkanı
abastan@ankara.edu.tr
Bulaşıcı mikroorganizmalar inekten ineğe
veya enfekte memeden sağlıklı meme lobuna bulaşma özelliği gösterir ve bazı
özellikleri birbirlerine benzerdir. Bu grup mikroorganizmalar memenin
saprofitidir, inekler arasında kolayca yayılır.
Bulaşıcı özellikteki mikroorganizmalar S. aureus, S. agalactia, mikoplazma türleri
ve C. bovis, koagulaz negatif stafilokoklar (KNS) ve S. dysgalactia’dır.
Bulaşıcı ajanlardan ekonomik yönden en önemlileri, S. aureus, KNS ve S.
agalactia’dır. S. dysgalactia ise bazı sürülerde meme sağlığı problemleri
oluşturabilmektedir. Bu bakteri epidemiyolojik özelliği nedeniyle bazen bulaşıcı
bazen de çevresel patojen grubuna dahil edilmektedir.
Bulaşıcı etkenler, memeye genellikle sağım
sırasında girmekte sağımcının eli, meme temizliğinde kullanılan bez veya
süngerler ve sağım başlıklarıyla inekler arasında yayılmaktadır. Bu grup
bakterilerin meme içinde çoğalma eğilimi fazladır, genellikle uzun süreli
subklinik mastitise neden olmaktadırlar (süt normal görünümdedir).
Bulaşıcı bakteriler meme sağlığı kontrol
programı uygulanmayan sürülerde önemli meme problemlerine neden olmaktadır. Bu
grup patojenlerin neden olduğu meme içi enfeksiyonlar, meme başı dezenfeksiyonu
ve kuru dönem tedavisi ile kontrol altına alınabilir, bu önlemler yardımı ile enfeksiyon prevalansı
azaltılabilir.
Günümüzde özellikle büyük sürülerde
mastitis kontrol programlarının uygulanması bu grup patojenlerin neden olduğu
meme içi enfeksiyonları önemli sorun olmaktan çıkarmıştır. Fakat bu defa da
çevresel patojenler önemli meme sağlığı sorunları oluşturmaya başlamışlardır.
Bulaşıcı mikroorganizmalardan en
önemlileri olan S. aureus ve S. agalactia’nın neden olduğu meme
içi enfeksiyonlar genellikle subklinik seyretmektedir, enfeksiyonların sadece
%40’ında klinik semptomlar görülmektedir.
Bulaşıcı
Mikroorganizmalara Bağlı Mastitisleri Önleme
Stratejileri
Başarılı bir mastitis kontrol programı,
yetiştiricilerin sürü yönetimi konusunda ne kadar bilinçli olduğu ile yakın
ilişkilidir. Bulaşıcı etkenlere bağlı mastitis riski: meme başı dezenfeksiyonu
ve kuru dönem tedavisi yapılmayan, sağım hijyenine dikkat edilmeyen ve enfekte
inek sayısının fazla olduğu sürülerde yüksektir. Özellikle meme başlarının
dezenfeksiyonu ve kuru dönem tedavisi yapılmadığı zaman bulaşıcı patojenlerin
sürü açısından önemi artmaktadır. Oysa belirtilen önlemler çevresel etkenlere
bağlı mastitisleri önleme bakımından etkili değildir. Birçok sürü sahibi çevresel
ve bulaşıcı etkenlerin özellikleri, bulaşma yolları ve sürü içinde eradikasyonu
konusunda yeterli bilgiye sahip değildir. Sürü içinde bulaşıcı patojenlere
karşı önlem alınan işletmelerde, çevresel etkenlere bağlı mastitis riski
artmaktadır. O nedenle işletmelerde mastitis önleme planı, her iki grup
patojene yönelik hazırlanmalıdır.
Çevresel etkenler için risk faktörleri:
kötü barınma koşulları, organik altlıklar, meme ve meme başlarının sağım
sırasında ıslak veya kirli bırakılmasıdır. Ayrıca kuru dönemin ilk ve son 2
haftası, yaz ayları, ileri yaş ve meme başı yaralanmaları çevresel etkenlere
bağlı mastitisler bakımından risk faktörleridir.
Sonuç olarak üreticiler, genetik olarak
süt verimi artışı ile mastitise duyarlılık arasında bir ilişki olduğunun
fakında olmalıdır. İnekler genetik olarak süt verimi artışı yönünden zorlandıkça,
bu sürülerde mastitis önemli meme sağlığı sorunu olmaya devam edecektir.
Bulaşıcı etkenlere bağlı mastitislerin
insidensini azaltmak için bakterilerin meme başının son bölümüne tutunmalarına
engel olmak gereklidir ve mastitislerin önlenmesi için şu 2 nokta çok önemlidir.
Bunlardan birincisi: sağım sırasında inekler arasında bulaşmayı engellemek veya
azaltmak diğeri ise sürüde patojenin rezervuar olmasını ortadan kaldırmak veya
azaltmaktır.
Sağım sırasındaki alınan hijyenik
önlemler, meme başlarının dezenfeksiyonu ile birlikte kullanıldığında inekler
arasında mastitislerin yayılması önemli oranda önlenmekte veya
yavaşlatılmaktadır. Meme başlarının dezenfeksiyonu ve kuru dönem tedavisinin
yanısıra sürüden uzaklaştırma veya kesim bulaşıcı patojenlerin sürü içinde
yayılmasının önlenmesi veya azaltılması için önemlidir. S. aureus ve
mikoplazmalara bağlı mastitislerin sık görüldüğü sürülerde enfekte ineklerin
sürüden uzaklaştırılması önemlidir. Sürüden uzaklaştırma programı, tüm enfekte
ineklerin uzaklaştırılması halinde pahalı bir önlemdir (birde mikoplazmayı
saptayan metotların masrafı da eklendiğinde).
Bulaşıcı patojenlerin bulaşması kuru dönem
tedavisi, kesim ve daha az oranda da laktasyon döneminde klinik olguların tedavisi
ile etkili bir şekilde önlenebilmektedir. Ancak kuru dönem tedavisi tüm meme
loblarına uygulanır ise çok etkili olmaktadır. Kesim ise mikoplazmaya bağlı
mastitislerin yayılmasının engellenmesi ve S. aureus ile enfekte
ineklerin sayısını azaltmak bakımından önemlidir.
Laktasyon döneminde tedavi ise S.
agalactia kaynaklı mastitislerin kontrolü bakımından yararlıdır. S.
aureus ve mikoplazmalara bağlı mastitisler için aynı şeyi söylemek mümkün
değildir (S. aureus’a bağlı mastitisler laktasyon döneminde tedavi edildiğinde,
tedavinin başarı oranı %35 civarındadır). Bu oran kuru dönem tedavisi başarı
oranına göre oldukça düşüktür. Diğer bulaşıcı patojenlerden M. bovis ve C.
bovis’in neden olduğu meme içi enfeksiyonlar ise antibiyotik tedavisine
dirençlidir. Bu iki patojenden kaynaklanan mastitislerde en iyi çözüm enfekte
ineklerin sürüden uzaklaştırılmasıdır.
Sonuç olarak şu nokta çok önemlidir.
Mastitisten korunmak amacıyla harcanan her 1 birim para işletmeye 5 birim
olarak geri dönecektir. O nedenle korunma işletmelerin verimliliği ve karlılığı
açısından önemlidir. Bulaşıcı patojenlerin meme lobları veya inekler arasında
yayılmasını önlemek için aşağıda ayrıntılı verilen korunma tedbirleri mutlaka
uygulanmalıdır. Bulaşıcı patojenlere bağlı mastitislerin önlenmesi açısından
alınması gerekli önlemler şunlardır:
1.Satın Alınacak İneklere Dikkat Edilmelidir
Sürüye yeni bir inek sokulacaksa, o inek
veya inekler sürüye sokulmadan önce meme sağlığı yönünden muayene edilmeli
(bakteriyolojik kültür yapılmalı) ve süt kalitesi kayıtları incelendikten sonra
sürüye karıştırma kararı verilmelidir. Bu muayeneler yapılmadan inek ve inekler
sürüye sokulmuşsa, test sonuçları çıkana kadar ayrı sağılmalıdır.
2.Sağım Hijyenine Dikkat
Edilmelidir
Bulaşıcı etkenlere bağlı mastitislerin
kontrol altında tutulmasında ve çevresel kaynaklı mastitislerin insidensinin
azaltılmasında, sağım hijyeni oldukça önemlidir. Sağım hijyeni denilince sağım
öncesi memelerin sağıma doğru şekilde hazırlanması, meme lobları veya başlarının
temiz ve kuru olması akla gelmelidir. Özellikle de sağım başlıkları takılmadan
önce meme lobları ve meme başları mutlaka temiz ve kuru olmalıdır. Memelerin
temizliğinde kullanılan havlular, süngerler, tek kullanımlık olmalı, her meme
başı için ayrı bir kağıt peçete kullanılmalıdır. Meme başlarının sağım öncesi
bir germisid (antiseptik) solüsyona daldırılması, sağıma memelerin doğru bir
şekilde hazırlanması açısından önemlidir, bu yöntem ile çevresel kaynaklı
mastitis patojenlerinin neden olduğu mastitisler de önemli oranda önlenmektedir.
4.Sağım başlıkları meme başlarına doğru
bir şekilde takılmalıdır
Sağım başlıkları doğru
takılmazsa sisteme hava girer, impact etki oluşturur. Sağım sonrası ise sağım
başlıkları otomatik olarak meme başlarından ayrılmıyor ise sağım bittikten en
kısa sürede vakum pençesi üzerindeki vakum düğmesi kapatıldıktan sonra sağım
başlıkları çıkartılmalıdır. Aksi takdirde aşırı sağım olur. Aşırı sağım meme
başı derisinde problemlere yol açar.
5.Sağımdan Sonra meme
başları dezenfekte edilmelidir
S. aureus ve
S. agalactia gibi bulaşıcı mikroorganizmaların sebep olduğu
mastitislerin kontrol edilmesi veya
önlenmesi için sağım sonrası meme başları mutlaka bir etkili dezenfektan
solüsyona daldırılmalıdır. Yapılan çalışmalarda sağım sonrası meme başlarının
bir dezenfektan solüsyona daldırılmasının, yeni meme içi enfeksiyonları önleme
de etkili olduğu bildirilmiştir.
7. Kuru dönem tedavisi
yapılmalıdır
Laktasyon sonunda kuruya çıkartılan bir
ineğin her meme lobuna kuru dönem tedavisi yapılmalıdır. Kuru dönem tedavisi,
laktasyon sonunda meme lobu veya loblarında var olan enfeksiyonları tedavi
eder, kuru dönemin başlangıcında (meme loblarının aktif involüsyon döneminde)
oluşacak yeni meme içi enfeksiyonları önler. Sonuç olarak kuru dönem tedavisi
bulaşıcı etkenlerin neden olduğu mastitisleri önlemede etkili bir yöntem iken çevresel
etkenlere karşı kısmen etkilidir, koliform grubu bakterilerin neden olduğu
mastitisleri önlemek için ise pek etkili değildir. Bu nedenle kuru dönemde
koliform grubu mikroorganizmaların neden olduğu mastitisleri önlemek için
hijyenik, bakım-besleme ve lokal immüniteyi arttıracak önlemler alınmalıdır.
8.Sağım
makinalarının fonksiyonları uygun olmalıdır
Sağım makinalarının fonksiyonlarındaki
aksaklıklar, bulaşıcı etkenlerin sürü içinde yayılmasında önemli bir faktördür.
Sağım makinalarının fonksiyon bozuklukları veya dezenfeksiyonundaki ihmal, yeni
meme içi enfeksiyon oranında önemli artışa yol açar.
Sağım makinaları fonksiyon bozuklukları
meme başının son bölümünde yıkıma ve sonucunda yeni meme içi enfeksiyon
oranında artışa neden olmaktadır.
9. Klinik mastitisler
tedavi edilmelidir
Klinik mastitislerin tedavisi,
mastitislerin kontrolünde sınırlı bir etkiye sahiptir. Klinik mastitislerin
tedavisindeki amaç; meme başına patojenlerin tutunmasını azaltmak ve meme
direncini arttırmaktır.
10. Kronik
mastitisli inekler kesime gönderilmelidir
Kesim, mastitis kontrol programlarının
önemli bir parçasıdır, bu yöntem bulaşıcı etkenlerin kontrol altında tutulmasında
ve tank sütü somatik hücre sayısının azaltılmasında oldukça etkilidir. Fakat
bir işletmede mastitisli inek veya ineklerin kesimine karar vermek için birçok
faktörün göz önünde tutulması gerekir.
11. Meme sağlığını kontrol
programlarının etkinliği izlenmelidir
Sürüde mastitislerin izlenmesi, sürü
kontrol programının etkinliği ve alınacak önlemler konusunda önemli ipuçları
vermektedir. Bu konuda klinik mastitis olgularının ve somatik hücre sayısının sürekli
izlenmesi gereklidir. Bireysel ve tank sütü somatik hücre sayısı, sürüdeki
enfeksiyon prevalansı ile bulaşıcı etkenlerin sürüde varlığının
araştırılmasında son derece yararlı bilgiler vermektedir. Bireysel olarak
somatik hücre sayısı yüksek ineklerde, sorunun hangi meme veya meme loblarından
kaynaklandığının araştırılması için California Mastitis Test’ten yararlanılabilir.
12. Aşı yapılmalıdır
Bulaşıcı
mikroorganizmalardan S. aureus’a karşı geliştirilen aşılar piyasada
satılmaktadır. Yapılan saha çalışmalarında aşının kullanılması sonrası süt
somatik hücre ve toplam bakteri sayısıyla birlikte nüks oranlarının da azaldığı
belirtilmiştir. Bu nedenle günümüzde aşıların mastitis kontrol programlarına
eklenmesi önerilmektedir.