COVİD-19 çıktığı günden bu yana ağırlıklı olarak bu işin tedavi
edicilerinin sözlerine önem veriyoruz, onların tavsiyelerini almak için
çaba gösteriyoruz.
Yani işin savaşanlarına önem veriyoruz.
Onların mücadelesine tanıklık etmek için çaba gösteriyoruz.
Bu
kapsamda, Türkiye’deki mikrobiyoloji bölümlerinin öğretim üyelerinden
neredeyse ekranlarda veya medyanın diğer organlarında yer almayan
kalmadı.
Hemen belirteyim ki toplumun bilinçlenmesini sağlama konusunda da önemli bir görev yaptılar.
Eğer bugün toplumun büyük bölümü önlem aldıysa, sabunla elini yıkıyorsa ve evinde oturuyorsa onların büyük katkısı var...
Ancak
mikrobiyolog veya enfeksiyon bölümlerinin ötesinde, virüsü asıl
tanıyan, onunla haşır neşir olan ve hangi yöntem, yollar kullanılırsa
etkili olacağını bilen bir başka bilim dalı daha var…
Viroloji olarak bilinen ve sadece virüs üzerinde çalışan virologlardan söz ediyorum.
VİROLOJİ NEDİR
Önce viroloji bilim dalından söz etmeliyim…
Asıl işleri virüsler ve virüslerin özelliklerini bilenlerdir.
Genellikle,
patoloji veya mikrobiyolojinin bir parçası olarak gösterilen, organik
virüsleri, zincirlerini, sınıflandırmalarını, hücrelere giriş yollarını
ve hastalığa yol açış yöntemlerini inceler.
Virüslerin canlılık özelliklerini, mutasyona nasıl uğradıklarını gözlemler.
Virüsleri nasıl tespit ve yok etmek gerektiğini en bilenler de yine onlardır.
Dünyanın en büyük ve en üretken viroloji laboratuvarı da 3,5 güvenilirlik seviyesi ile Ankara’dadır.
Dünyada 4 ve 3,5 güvenlik seviyesinde olan laboratuvar sayısının bir elin parmağı kadar olduğunu da belirtmeliyim.
Üstelik bu denli büyük ve güven seviyesi laboratuvara sahip viroloji bölümünün kapısını da düne kadar hiç çalan olmamış.
Nerede de mi?
Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Viroloji Ana Bilim Dalı’nda…
“AİDS DE BİR VİRÜS, TESTİNİ BİZ ÜRETTİK…”
Bazılarınız “Böyle bir virüsün Veteriner Fakültesi ile ne alakası var?” diyebilir…
Onu
da bu alanda Türkiye’nin sayılı virologlarından, Viroloji Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Yılmaz Akça’nın dünkü sohbetimizdeki sözlerinden aktarayım:
“Bu
hayvanlarda 1960’dan beri tespit edilmiş bir hastalık. Mutasyona
uğradı, hayvandan insana, oradan da insandan insana geçmeye başladı.
Bununla nasıl mücadele edilmesi gerektiğine yönelik çalışmaları biz
yaparız. Aşısını veya ilacını biz geliştiririz.”
Bu aşamada önemli bir bilgiyi de aktardı:
“AİDS,
yani HİV dediğimiz virüs ile ilgili bazı testleri ve materyalleri de
laboratuvarımızda ürettik ve o dönem uyguladık. Ama nedendir bilmem,
siyasi irade o dönem bizim ürettiklerimize ‘yurt dışından geldi’
demişti…”
KIRIM KONGO AŞISI TAMAM
Prof. Dr. Yılmaz Akça, geçen yaz insanların korkulu rüyası olan,
kırda ve bahçede dolaşmayı neredeyse korkulu bir hale getiren kene
ısırması yoluyla geçen Kırım Kongo üzerinde çalıştıklarını belirtti.
Önemli ve bir o kadar da sevindirici bir haberi de verdi:
“Kırım
Kongo’ya karşı aşıyı ürettik ve son tetkiklerini yapıyoruz; 6 aya
kalmaz aşıyı çıkarmış oluruz. Bütün dünya da bunun için çalışıyor. Biz
de çalıştık testlerimiz de gayet olumlu…”
Geçmişten beri Covid-19’u,
Sars ve Mers üzerinden tanıdıklarını belirtti, “Aslında PSR dediğimiz
test ile protein bantları üzerinden anında tanıyoruz, %100 kesinlikte
sonuç alıyoruz” dedi.
Hızlı testinde %80-85 oranında sonuç verdiğini anımsattı ve şu bilgiyi aktardı:
“Biz
hızlı test dediğimiz yöntem olan vestel blok sistemi ile AİDS virüsünde
de kullandık. Kişinin kendisinin de yapabileceği testler bunlar. Eğer
bir pozitif durum varsa anında yakalanır, ardından 2-3 saatlik %100
sonuç veren PSR testine tabi tutulur.”
BİZ TANIYORUZ ZATEN
Virüsü uzun süredir tanıdıklarının da altını çizdi.
Hepsinin birbirinin türevi olduğunu anımsattı.
Viroloji olarak aşı geliştirilip, geliştiremeyeceklerini sorduğumda yanıtı şöyle oldu:
“Bir
aşı çalışması var. Ama henüz sonuç alınmış değil. Ancak bundan
öncekiler için de aşı bulunmadı. Yani Covid-19’un akrabaları olan Sars
ve Mers için de henüz bir aşı bulunamadı. Domuz ve Kuş gribine de
bulunamadı. O nedenle aşı olacak demek bugünden çok erken.”
Covid-19
ve influenza diye bilinen grip hastalığının mutasyona uğrama gibi
özelliği olduğunu da anımsatan Prof. Dr. Yılmaz Akça, mücadelede iyi
çözümün sabun olduğunun da altını çizdi.
Yaşlıları çok etkilediğini anımsattı, “sabun kullanımı ve evden çıkmamanın en iyi yöntem olduğunu” belirtti.
Şu kadarını söylemeliyim ki Türkiye’de çok iyi bilim insanları var ve onlara olanak tanındığında çare üretmekte başarılılar.
A.Ü. Veteriner Fakültesi Viroloji, yani virüs bilimi üzerine çalışan Bölümü de bunlardan biri…
Bu virüsü de mutasyona uğrasa da uğramasa da en iyi onlar biliyor, tanıyor; hem de 1960’dan bu yana…
Belki de bundandır Bakan Koca bugün virologlar ile Covid-19 test konusunda bir toplantı yapacak…
Milletvekillerine bulaştırma mı?
TBMM bugünden itibaren tedbir paketini görüşmek üzere toplanacak.
Ardından da infaz indirimine ilişkin düzenleme gelecek.
Tedbir
paketi daha önce Komisyon’dan geçmiş ve görüşülmeye başlanmıştı; İnfaz
Yasası’ndaki düzenleme ise dün muhalefetin de görüşüne sunuldu.
Muhtemel ki bu hafta içinde Komisyon’dan çıkar ve görüşülmesine başlanır.
TBMM
geçen hafta da torba yasayı görüştü ve muhalefet üzerinde uzlaşılan
maddeler geçirildiği için destek verdi veya çok direnmedi.
Bunu da az sayıda milletvekili katılımıyla yaptı.
VEKİLLERE TOPLANTI ÇAĞRISI
Ancak bugünden itibaren görüşülecek tedbir paketine ilişkin TBMM’de
dirençle karşılaşacağını görmüş ki AK Parti dün bir mesajla
milletvekillerinin hepsini Genel Kurul’daki oylamaya davet etti.
“Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamış olduğu Tedbir Paketi’nde yer
alan bazı önemli hususların da yer alacağı 196 sıra sayılı kanun
teklifinin ivedilikle yasalaşması gerektiğinden; tüm
milletvekillerimizin bu haftaki çalışmalarımıza eksiksiz katılmaları
önem arz etmektedir.”
Paketin içinde Covid-19 ile ilgili bazı yeni
düzenlemelerin de yer alacağı, kara listeye girmiş olanların kredi
çekmelerinin önündeki cezalı durumun kaldırılması, İşsizlik Sigortası
Kanunu’nda düzenleme yapılması, Sicil Affı’na yönelik bazı yeni
düzenlemelerin de gelmesi bekleniyor.
SAVAŞTA DAHİ KAPANMADI
CHP paket üzerinde itiraz edecek gibi görünmüyor, zaten 20 milletvekilinin gelmesini öngörmüş.
Ancak
AK Parti, paketin bazı maddelerinin HDP’nin metinden çıkarılması yönüne
atak yapacağını düşündüğü için tüm milletvekillerinin olmasını istiyor.
O
nedenle en azından Kanun’un yasalaşması için salonda bulunması gereken
milletvekili sayısı olan 201 üyeyi hazır tutmak istiyor.
Ancak bu da
Covid-19 açısından ciddi sorun yaratıyor, 65 yaş üstü 56 milletvekilinin
bulunduğu TBMM’de hastalığın yayılması açısından başka bir risk
yaratıyor.
Bir yandan vatandaşa evinden çıkmaması önerilirken, diğer yandan kendisinin yan yana, iç içe olacağı bir buluşma nasıl olacak?
Konunun
TBMM Başkanlık Divanı’nda da gündeme geldiği ancak “Savaşta dahi TBMM
kapanmadı, eğer kapanırsa bu halkta daha fazla endişeye neden olur”
görüşü ağır basmış.
Bu görüşe karşı çıkanlar olmuş, ancak AK Parti kanunların önceliğine işaret edip ısrar etmiş.
Nitekim AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı da dünkü sohbetimizde aynı noktaya işaret etti.
Milletvekillerinin virüsü birbirine bulaştırma riskine dikkat çektiğimde ise şunları söyledi:
“Arkadaşlarımız hastalığın yaygınlaşmasını engelleyici tedbirlerini alacak, kanunlar çok daha önemli…”
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI GELSİN
Muhalefet ise süratle yasaların çıkarılıp, TBMM’nin tatile girmesi,
hatta sokağa çıkma yasağının da eş zamanlı ilan edilmesinden yana.
O nedenle tedbir paketi ve infaz yasasına destek verip süreci hızla tamamlamak ve TBMM’nin ara vermesini sağlamaktan yanalar…
Bu
arada Çin’den gelen test kitlerinin milletvekillerine de uygulanacağı
göz önüne alındığında içlerinden birinin dahi pozitif çıkması halinde
yaratacağı etki ve telaş da ortada…