Geri Dön
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1979 Burdur doğumluyum. 2002 Bursa Uludağ Veteriner fakültesi mezunuyum. 2007’de Eskişehir’de İvesi koyun ırkı ile ilgili doktora çalışmamı tamamladıktan sonra 2013’te yardımcı doçent, 2015’te de doçent ünvanını aldım. Hala Uludağ üniversitesinde öğretim üyesiyim. Evli ve bir kız babasıyım. Uzmanlık alanım küçük ruminant başta olmak üzere besi ve süt sığırı şeklinde devam ediyor. Ülke hayvancılığı için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Türkiye koyun ve keçi konusunda ne durumda?
1980’li yıllara baktığımız zaman potansiyelinin hala yarısında olduğunu görüyoruz ama bir farkındalık oluştu. Çünkü başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Tarım Şurasında alınan kararda küçük başın öncelik olması ve bunun desteklenilmesi gerektiğinin farkına varıldı. Coğrafya olarak küçükbaş coğrafyasına daha uygun ve yetiştiricilerimiz de bunu biliyor. 1980’li yıllarda küçükbaş hayvan nüfusu, ülke nüfusunun iki katıyken, bugün tam tesine dönerek ülke nüfusunun yarısına kadar düştü. Yani 1 kişiye 1 koyun maalesef düşmüyor. Ne zaman kişi başına 1 koyun düşerse Türkiye’de et, süt veya hayvansal protein açığı kalmayacaktır.
Büyük şehirlerde koyun etine karşı bir tutum var. Bu konuda neler yapılabilir?
Aslında bu fark edilmeden gösterilen bir tutum. Halkımız çoğu zaman restoranlarda yemeklerin içerisinde koyun eti tüketiyorlar. Özellikle dönerlerde koyun eti çok kullanılır. Ancak vatandaşımız yemeğini yiyip restorandan çıktıktan sonra ben koyun eti yemem diyor. Bence koyun etinin anlatılması ve tanıtılması lazım. Kesim olgunluğu ile ilgili bir takım düzenlemeler gerekiyor. Kuzu belli bir ağırlıktan sonra yağlandığı için belki lezzet kaybı olabilir. Ergin bir koç direk sofralık et olarak tüketilmez ama yan ürün olarak döner ve köfte gibi gıdalarda ürünü daha tatlı hale getirmek için kullanılabilir. Türkiyenin damak zevkinin değişmesinde, kuyruk yağı kullanımının payı çok fazla. Bizim yerli ırklarımızın hemen hemen tamamı yağlı kuyrukludur. Bugün kuyruk yağının fiyatı karkas fiyatından daha yüksektir. Dolayısıyla damak zevkimiz yatkın olmasına rağmen yeni jenerasyona iyi anlatılmaması ve önyargılardan dolayı sığır etine göre daha az tüketiliyor.
Sektöre ve meslektaşlarına vermek istediğiniz mesajınız var mı?
Mesleğimiz ile ilgili güzel haberler alıyorum. Meslek içi eğitim seminerleri, kongreler ve toplantılar ile meslektaşlarımız bilgilerini sürekli güncelliyorlar. Bunlar güzel gelişmeler. Ancak hayvancılık gelişimi sürekli zikzaklar çiziyor. Hayvan sayısı azaldığı için süt fiyatları tekrardan yükseldi. İthalat baskısı ile karşı karşıyayız. Ama ümidimizi kaybetmememiz lazım. Türkiye’nin geleceği hayvancılık. Çobanlara sahip çıkmamız gerekiyor.