Geri Dön
Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Mezun olduktan sonra memleketim Konya’ya geldim. Özel sektörde 1.5 yıl çalıştıktan sonra askeri görevimi yaptım ve 1999’da Konya’da kendi kliniğimi açtım. 21 seneden beri kliniğimde hizmet veriyorum.
Bu 21 seneyi nasıl değerlendirirsiniz?
Gerçekten çok hızlı geçti. Mesleğimi seviyorum ama zor bir meslek olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında insanlarla iletişim halinde olmamız, can kurtarmaya ve yardımcı olmamız da işimizin bizi mutlu eden ve devam etmemizi sağlayan tarafları.
Meslek hakkında genel olarak ne düşünüyorsunuz?
Veteriner hekimlik genel olarak, ilaç sektörü veya klinikçilik olarak bakılsa da tüm sektörlere bir noktada da olsa temas etmeyi başarıyor. Bir şekilde dolaylı olarak da olsa bizim mesleğin kenarlarında dolaşıyor. Ama mesleğimizin Türkiye’de değeri yok. Köylü için değerli olan klinikçi, et sektörü için değerli olan mezbaha veterineri gibi. Herkes yaptığı işte veteriner hekimin değerini biliyor ancak toplum olarak bir değerini bilemiyoruz maalesef. Bunun sebebi de tanıtım çalışmalarının yapılmaması, fakülteye giriş için istenilen yüzdelik dilimler haketmediği yerde. Mesleği tercih eden insanların çoğu dar gelirli aile çocuğu. Okuldan mezun olduktan sonra sahada bizim mesleğin geleceğini anlatan kimse yok.
Sahada genel olarak neler görüyorsunuz?
Daha çok mevsimsel sıkıntılar diye genelleyebiliriz. Kış mevsiminde öksürükle seyereden solunum yolu hastalıkları, doğum mevsimi başladığı zaman annelerin doğum süreci ve doğum sonrası sıkıntıları, buzağıların ishalleri gibi.
Aşılama çalışmaları devlet tarafından yapıldığı için salgın hastalıklar pek görülmüyor. Suni tohumlama yapıyoruz. Aşı takip sistemleri ve ilaç takip sistemleri ile ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. İnsanlar bir kuruma başvurmadan kendi aralarında hayvan alıp satabildikleri için bugün bu ahırda baktığınız bir hayvan 3 gün sonra başka bir ahırda karşınıza çıkabiliyor. Sistem 3 gün önce yapılan ilaç tedavisini, devam ediyor olarak görüp kabul etmiyor. Kulak küpesi kaybolmuş hayvanlara verilen ilaçları sistemden düşmek için mecburen başka hayvanlara yazılıyor. Sırf sisteme uydurmak için kendi kendimizi kandırıyoruz. Son kullanma tarihleri yaklaşmış olan ilaçları bazı hayvanların üzerinden yüklenerek çıkmak zorundayız. Bu sene af getirildi ancak önümüzdeki senelerde ne yapacağız. Eczanelerde çok fazla reçetesiz ilaç kalemi satılırken, biz firmanın hediye ettiği kalemi bile düşmek zorunda kalıyoruz. Bunlar da sistemin zorlukları.
Sektör hakkında neler söylemek istersiniz?
Bundan sonraki süreçte kontenjanları az tutup kaliteli veteriner hekimler yetiştirip, branşlaşmaya önem verip, akademisyen olmak isteyenleri akademik olarak, saha hekimi olacakları da sahaya yönelik, gıda veya ilaç sektörüne gidecekleri ona göre yetiştirip kaliteli hekimler topluluğu oluşturmalıyız. Böyle giderse bir dönem ziraat mühendislerinin çektiği sıkıntıyı biz çekeceğiz ve 10 sene sonra her ailenin 1 veteriner hekim çocuğu olacak. Bu da hiçbir işe yaramayacak. Çünkü Kıbrıs da dahil olmak üzere 35 tane veteriner fakültesi mevcut. Her yıl 100 mezun verse 3500 veteriner hekim yapıyor. Ayrıca veteriner hekimlerin hitap edeceği sınıfa göre yetiştirilmesi de gerekiyor.
Dergiyi Görmek İçin Tıkla