Geri Dön
Çevresel sürdürülebilirlik hem tüketiciler hem de hayvan üreticileri için giderek daha kritik bir konu haline geliyor. Bu arada bilim kümes hayvanlarının dünyamız üzerindeki etkileri hakkında ne diyor?
Dennis Erpelding, Global Farm View LLC’nin Başkanı ve IPC’nin Bilim Danışmanı, New Orleans’taki Uluslararası Tavukçuluk Konseyi’nin (IPC) Birinci Dönem Konferansı’nın bir parçası olarak 17 Nisan’da hayvancılığın iklim üzerindeki etkisi ve et ürünlerinin sağlıklı beslenmeye uygunluğu hakkında konuştu.
Sürdürülebilirlik ne demektir?
Sınırlı kaynakları ve küresel ısınma problemi olan bir gezegende en büyük zorluk insanlık ve tarımdan önce, artmakta olan nüfusu besleyebilmektir. Küresel hedeflerin çoğu siyasi olarak Birleşmiş Milletler’in (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2016 Paris Anlaşması’nın küresel iklim değişikliği konusundaki makaleleriyle tanımlanmaktadır.
2016 yılında tarım, sektörlere göre ABD emisyonlarının en küçük bileşeni olmuştur. (Kaynak: ABD Çevre Koruma Ajansı)
Erpelding, bu politikaların dünya üzerinde yaşamın sürdürülmesini, insanlık için yeterince besleyici yiyecek sağlanmasını ve küresel sıcaklığın 2 santigrat derece yükselmesinin engellenmesini vurguladığını ifade etti. Bu kilit konuların küresel sürdürülebilirlik girişimlerini ve potansiyel olarak tarımda dönüşümü tetiklediğini söyledi.
Et tüketimi ve çevre
Konuşmalar çevreye yardımcı olmak için et tüketimini azaltmak çevresinde hız kazanmakta. Bu düşüncenin savunucuları hayvancılık sektörünün saldığı sera gazlarının küresel ısınma üzerinde önemli bir katkısı olduğunu ve kişinin daha az et tüketerek doğadaki karbon ayak izini azaltacağını söylüyor.
Bu ilke, 2019 yılının başlarında EAT-Lancet Komisyonu tarafından yayımlanan çok parçalı bir raporun bir parçası olarak genişletildi. Bu rapor dünyayı korumak için ideal beslenmenin bitki bazlı yiyeceklere dayalı olması gerektiğini ve et tüketiminin azaltılmasını söylüyor.
Erpelding raporun çok hatalı olduğunu ve hayvancılık karşıtı veya vejetaryen gündemine sahip aktörler tarafından finanse edildiğini söyledi. Dahası, çalışma Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) gibi sivil toplum örgütleri ve akademisyenler tarafından karmaşık bir meselenin aşırı derecede basitleştirilmesi ve önerdiği diyeti takiben çevresel sürdürülebilirlik için en iyi eylem olduğunu kanıtlamaması nedeniyle eleştirildi.
Bu vegan argümanlarının hayvan tarımının elimine edilmesiyle hayvan yeminin başka bir yere yönlendirilebileceği varsayımıyla işlev gördüğünü açıkladı ve yanlış olduğunu ekledi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2018 tarihli bir raporunda, hayvan yemlerinin %86’sının insan tüketimi için uygun olmadığını belirtti. Aynı rapor, yenilemeyen malzemeler kullanıldığında, çiftlik hayvanlarının küresel kalorinin %18’ini ve proteinin %34’ünü sağladığını belirtti.
Hayvansal tarımın çevresel etkisi için bir temel oluşturmak ÖNEMLİDİR.
Sera gazı emisyonları
Hayvancılığın çevresel etkisi için bir temel oluşturmak önemlidir. Erpelding, FAO tarafından yayınlanan bir raporda, tavukların sığır, süt sığırı, domuz ve bufalo dahil olmak üzere diğer çiftlik hayvanları arasında en düşük emisyon miktarını oluşturduğunu belirtti. Bu da küresel sanayinin sürdürülebilirlik açısından zaten iyi konumlandırıldığını göstermektedir.
Erpelding ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA), FAO ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli de dahil olmak üzere birçok kaynaktan gelen verileri gözden geçirdi. Veriler küresel olarak tarım, ormancılık ve diğer arazi kullanımlarının bu kategorideki sera gazı emisyonlarının %24’ünü oluşturduğunu göstermiştir. EPA’ya göre ABD’de tarım %9’u oluşturuyor; Erpelding bunun sektör için küresel emisyonlara daha yakın olabileceğini belirtti.
1970’lerden bu yana, tarım kaynaklı sera gazlarının genel katkısı göreceli olarak sabit kalırken, diğer insan faaliyetlerinin ürettiği ulaşım, sanayi ve enerji (elektrik, ısıtma vb.) gazlar zaman içinde artmıştır. Özellikle tavukçuluk sektörün istikrarlı bir şekilde artan etkinliği sayesinde tavuk emisyonlarını azaltmıştır.
KÜMES HAYVANLARI, BESLEYİCİ ve sürdürülebilir bir protein olarak geleceğin diyetinde rol alacaktır.
Etin sağlıklı beslenmedeki rolü
Etin sağlık üzerindeki etkisi hakkındaki düşünceler popüler kültürde oldukça kötüdür. Kırmızı et ve işlenmiş etin sağlığımız için kötü olduğu düşüncesi yerleşiktir. Ama gerçekte insanları ne öldürür? Erpelding, küresel diyet eğilimlerinin neyin erken ölümle ilişkili olduğunu ele alan başka bir raporu- bu defa, Bill ve Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edilen bir rapor- gözden geçirdi.
Çalışma üç kilit faktör tanımladı: yüksek sodyum alımı; düşük tam tahıl alımı ve düşük meyve alımı. Buna karşılık, risk karşılaştırmalı bir diyet sıralamasına göre hem ölüm oranı hem de beslenmeye bağlı küresel ölümlerin sayısının kırmızı et yüksek, süt düşük ve işlenmiş et yüksek diyetlerde en düşük olduğu tespit edildi.
Erpelding, bu raporun daha fazla tanıtılması ve gıdaların sağlığımız üzerinde gerçekte ne gibi bir rol oynadığının anlaşılması için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini belirtti. Bunun insanlık için bilimsel olarak kanıtlanmış, sürdürülebilir ve sağlıklı bir diyetin hazırlanmasında önemli bir rol oynayabileceğini de ekledi.
Kümes hayvanları endüstrisinin rolü: Kümes hayvanları besleyici ve sürdürülebilir bir protein olarak geleceğin diyetinde rol alacaktır. Erpelding şu önerilerde bulundu:
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerini değerlendirin: Kümes hayvanları şirketleri, BM’nin hedeflerini sürdürülebilirlik konusundaki genel vizyonlarının bir parçası olarak görmelidir.
Bilimsel gelişmeleri takip edin, ama eleştirel düşünün: Endüstri bilimi takip etmeli ve bilime dayalı kararlar vermelidir. Ancak, çalışmanın kaynağını, metodolojisini ve finansmanını dikkate almayı unutmamak gerekir. Bu faktörler sonuçları etkileyebilir.
Kümes hayvanlarının ekonomik etkilerini paylaşın: Küçük çiftçilerden uluslararası şirketlere kadar kümes hayvanlarının ekonomik etkileri büyüktür. Bu verileri tüketiciler ve politika yapıcılar ile paylaşmak, sektörü çevreleyen tartışmaların oluşturulmasında önemlidir.
Politikacılarla masaya oturun: Devlet kuruluşları sürdürülebilirliğin ilerleyişinde rol oynayacak, bu yüzden sektörün kendisini etkileyen politika tartışmalarının içinde yer alabilmek için bu kuruluşlara proaktif bir şekilde ulaşması gerekiyor.
Dergiyi Görmek İçin Tıkla